Notalara Dökülen Hayat




Müzikle uzaktan yakından ilgisi bile olmayan çoğu insan Beethoven adını bilir.Müzik dehası bir yana bazı ilklere de imza atmış bu insanın hayatı acılarla geçmiştir.Fakat bir tanesi varki adına trajedi dersek yerinde olur herhalde.


1770-1827 yılları arasında yaşadı.Bonn'da doğdu ve viyana'da öldü.Onun büyük dehasını çok önceden gören Haydn onu Viyana'ya Mozat'ın yanına göndermek üzereyken Beethoven'in annesi ölmeseydi bu iki büyük deha birbirlerini görebileceklerdi.



Burada yazacağım , her ne kadar ayrıntılarda tartışmalı olsa da genel olarak kabul edilendir.Beethoven hayatı boyunca bir tek kadını sevdi.ELİS.kimileri çok yakın bir arkadaşının,kimileri de abisinin eşi olduğunu yazıyor.Daha da dramatik olan bu ilişkiden bir çocukları olması.Hikayenin her tarafı trajedi.Beethoven yaşadığı sürece bu çocuktan baba kelimesini duyamayacaktır.


Beethoven, tek aşkım dediği Elis ile mektuplaşmaktadır.(Bu mektuplar olmasaydı bunları öğrenemeyecektik).Ona olan aşkını FÜR ELİS adlı o güzelim eserinde anlatmıştır.Ancak Aziz Nesin'in de dediği gibi yüzde altmışı (Gelen tepkiler üzerine yanlış söylediğini ifade edip yüzde doksanı diye düzeltmiştir)aptal olan bir toplumda böylesi lirik bir eser okul zili olarak kullanılmaktadır.


Beethoven ve Elis birgün kaçmaya karar verirler.Çok tehlikeli bir seydir göze aldıkları.Buluşma yeri ve saati kararlaştırılır.Elis zamanında gelir ama Beethoven gelemeyecektir çünkü onu ve yanındakileri taşıyan fayton yağmakta olan yağmurdan dolayı çamur deryasına dönen yolda bir çukura saplanır.Hemen inerler.Beethoven geç kalmak üzeredir.Faytunu çukurdan çıkarmak için ilk önce o atılır ve tekerlerin altına yatar.Bütün uğraşılara rağmen faytonu çukurdan çıkaramazlar.Beethoven'in başka çaresi yoktur,koşmaya başlar.Çok geç kalmıştır.Ancak buluşma yerinde bekleyen Elis'in dayanacak gücü kalmamıştır,sevgilisinin gelmeyeceğini düşünür.Halbuki gitmek için odanın kapısını açtığı sırada Beethoven binanın dış kapısından içeri girmişti bile.Ne yazık ki Elis gitmek için,Beethoven de biricik sevdiğine kavuşmak için iki yönlü merdivenin farklı taraflarına yönelir ve birbirlerini göremezler.


Beethoven o gece çektiği acıyı ay ışığı sonatında(No:14 C#min moon light sonata op 27) ölümsüzleştirir.Her ne kadar dinlerken farkında olmasak da Beethoven o güzelim ezgide, koşarak Elis'e ulaşmaya çalışmaktadır.


Bu iki aşık birbirlerine kavuşmak için yaptıkları bu hamleyi bir daha denemediler.Hayatları boyunca da biraraya gelemediler.


Not: Beethoven müzik tarihinde bir devrim sayılabilecek 9. senfonisini bestelediğinde işitme duyusunu yitirmişti.Bu eser ilk çalındığında dinleyenler adeta kendinden geçer.Beethoven konseri uzunbir süre sahnenin kenarından takip eder ve senfoni bitmek üzereyken sahneye gelir.Kulakları duymasa da orkestranın çaldıklarını gözleriyle takip etmekte ve sesleri algılamaktadır.Senfoni bittiğinde dinleyiciler Beethoven'i ayakta alkışlar.Tabi sırtı seyircilere dönük olduğu için bu alkış selini ancak orkestrayı yöneten şefin onu uyarması ve seyircilere yüzünü dönmesiyle farkedecektir. O duymuyordu ancak yüzyıllar geçmesine rağmen oluşturduğu senfonileri dünya toplumları hala hayranlıkla dinlemekte ve Bethooven'i anmaktadır. O aşkını,hayatını,duygularını,hislerini,dünya görüşünü,melankolisini gözyaşı vari notalara dökmüştü, belki duymuyordu ama 6. Hissi zaten onu yönlendiriyordu. Kulağına ihtiyacı yoktu artık.




0 yorum:

top