Showing posts with label Manifesto. Show all posts
Showing posts with label Manifesto. Show all posts

  

Manifestolar genellike yırtılmış, kenara atılmış politika akan, estetik ve tarihi barındıran sayfalar olarak anılarak günümüze gelmiştir aslında. Ama film gerçeği manifestolarda gizlidir. Yırtılmak üzere olduğuna inandığınız bir manifestonun inandırıcılığı, onun nasıl ele alındığına ve bakış açısıyla doğrudan ilgilidir. Film manifestolarının tarihi ironik olarak çok yaygın olarak bilinmesede aslında her tarafa nüfuz etmiştir ve kesinlikle “ilk sinema” başlar başlamaz manifestolarda ortaya çıkmaya başlamıştır. En erken manifesto oldukça kısa ve keskindi ;



Manifestolar genellike yırtılmış, kenara atılmış politika akan, estetik ve tarihi barındıran sayfalar olarak anılarak günümüze gelmiştir aslında. Ama film gerçeği manifestolarda gizlidir. Yırtılmak üzere olduğuna inandığınız bir manifestonun inandırıcılığı, onun nasıl ele alındığına ve bakış açısıyla doğrudan ilgilidir. Film manifestolarının tarihi ironik olarak çok yaygın olarak bilinmesede aslında her tarafa nüfuz etmiştir ve kesinlikle “ilk sinema” başlar başlamaz manifestolarda ortaya çıkmaya başlamıştır. En erken manifesto oldukça kısa ve keskindi ;







We just submitted to the Los Angeles Turkish Film Festival with the Echo Short Film.



Watch Echo Trailer Here ;

"Stavros Tornes Manifestosundan"

Sinema gerçeklik ve düşünülemez, hayal gücü ve imkansız arasındaki yaklaşma/uzlaşma noktasıdır. Sinema bu vaattir: Hayal edilemeze ulaşmak, beklenmediğe karşı cesaret. "Stavros Tornes Manifestosundan"
427994_389542721073053_142869742407020_1403002_283641059_n

Ölümcül Derecede Kısa Film Manifestosu

* Kısa filmler, konulu filmler için veya televizyona çıkmak için yapılmış birer kartvizit olarak kullanılmamalıdır.
* Kısa filmler, yönetmenin sinematografi veya düzenlemedeki yeteneğini ispatlama amaçlı, teknik becerinin vitrini olmamalıdır.
* Kısa filmler için uygun süre koşulu olmamalıdır. Gerekirse bir kaç saniye uzun ve az olabilmelidirler.
* Kısa filmlerin, son dakika dönüşüyle her şeyi sonuca bağlayan sınırlı bir sonu olmamalıdır, ama tanıtma yazısı dönmeye başladığında devam edecekmiş hissi vermelidir.
* Ksa filmler, izleyiciyi düşünerek yapılmamalıdır veya izleyicinin son dakikada bir olay olmasını veya mutlu sonla bitmesini isteyeceğine inanılmamalıdır.
* Kısa filmler türlerle sınırlanmamalıdır.
* Kısa filmler çalar saatin susması ve ana karakterin aydınlık bir odada uyanmasıyla başlamamalıdır.
* Kısa filmler sadece ve sadece yönetmen için yapılmalıdır, potansiyel izleyicilerin etkisi altında kalmamalıdır. Bu yönetmen adına mutlak dürüstlüğü ispatlayacaktır.

Philip Ilson



Bağımsız Sinema Manifestoları

Robert Breer:

"Yaşasın formsuz film! Edebi olmayan, müzikal olmayan, hikaye anlatmayan, görsel... Soyut bir dansa dönüşmeyen, ya da bir mesaj vermeyen... İmajlarından kaçılamayan... Kelimelerin imaj veya sesler olduğu, ve düşünceler gibi atlayıp zıplayan... Aynı yemek yemek gibi, bakmak, koşmak gibi bir deneyim... ağaç veya binalar gibi bir nesne... Akan ve çarpışan... Bir anlam üretmektense, kendisi bir anlam olan."

"Evet, elime gelen her şeyi filme koyuyordum. Ama genelde birbirinden mümkün olduğunca farklı imajları arkaarkaya dizmeye çalışıyordum. Akıcılığı ne kadar bozabilirsem o kadar iyi."

Larry Jordan:

"Altını çizmem lazım ki, nasıl rüyalarımın anlamlarını bilmiyorsam, filmdeki sembollerden hiçbirinin tam anlamını da bilmiyorum. Umuyorum ki izleyicide şiirsel çağrışımlar uyandırırlar. Ben onların tamamıyla izleyicinin yorumlarına açık olmasını arzuladım."

Sidney Peterson:

"Bu görüntüler bizim mantığımıza değil, içimizdeki sonsuz belirsizlik evrenine hitap etmek amacındadır."
http://www.sanatlog.com/wp-content/uploads/2010/07/12.jpg
"İnsanların koyduğu perspektif kuralları tarafından yönlendirilmeyen bir göz düşünün… Kompozisyon mantığı tarafindan önyargılara boğulmamış, şeylere isimlerine göre tepki vermeyen, onun yerine hayatta her karşılaşılan objeyi bir macera sonunda algılayan bir göz… Yeşil kelimesini bilmeyen bir bebek için sizce çimlik bir alanda kaç değişik renk vardır? Şartlanmamış bir göz için ışık kaç tane gökkuşağı oluşturur? Peki bu göz ısı dalgalarını da hissedebilir mi acaba? Ne olduğunu anlamadığımız şeylerle dolu, sonsuz hareketle hayat saçan ve sayılamaz renk tonundan oluşmuş bir dünya düşünün. Herşeyin kelimelerle tanımlanmadığı bir dünya düşünün."
Herkesin başarmak ve satmak istediği bu zamanlarda, görünmeyenin, para veya ekmek getirmeyen, yakın tarihte, sanat tarihinde ya da herhangi bir başka tarih kitabında yerini alamayacak, kişisel şeylerin peşinde koşmak için, sosyal ve günlük dokuları kucaklayanları kutlamak istiyorum.

Bilgi otoyolunun tam ortasında ayaktayım ve kahkahalarla gülüyorum. Çünkü Çin'deki küçük bir çiçeğe konmuş bir kelebek daha şimdi kanatlarını çırptı, ve ben biliyorum ki tüm tarih ve kültür bunun sonucunda kökten değişecek. Biryerlerde, New York'un güneydoğusunda biryerlerde, bir kamera daha şimdi hafif ve yavaşça bzz diye bir ses çıkardı ve dünya artık eskisi gibi olmayacak. Sinemanın gerçek tarihi görünmeyen tarihidir. Bir araya gelen, sevdikleri şeyi yapan arkadaşların tarihidir. Bizim için, sinema, projektörün her yeni bzzında, kamera her bzz ettiğinde başlar. Kameramız her bzzzladığında, kalplerimiz ileri doğru sıçrar arkadaşlarım.
http://img03.blogcu.com/v2/images/editor/p/h/i/philosophia/852690719797075_1261314470.jpg 
Bildiğiniz gibi bu dünyayı ve üzerindeki herşeyi Tanrı yarattı. Ve herşeyin mükemmel olduğunu düşündü. Tüm ressamlar, ve şairler, ve müzisyenler şarkılar söyleyerek yaradılışı kutladı ve herşey iyiydi. Ama tam değil. Bir şey eksikti. Bu nedenden 100 yıl önce Tanrı film kamerasını yaratmaya karar verdi. Ve bunu yaptı. Ve sonra bir yönetmen yarattı ve ona bunları dedi "Al sana film kamerası denen bir alet. Git ve film çek ve yaradılışın güzelliğini ve insan ruhunun hayallerini kutla, ve eğlenmeyi unutma.

Ama şeytan bu işi sevmedi. O yüzden kameranın önüne bir para çantası koydu ve filmcilere, "neden dünyanın güzelliğini ve ruhunu kutlayasınız ki, bu alet ile para kazanabilecekken?" dedi. Ve inanın veya inanmayın, bütün yönetmenler paranın peşinde koştular. Tanrı bir hata yaptığını farketti. Bu nedenle 25 yıl sonra, hatasını düzeltmek için, Tanrı bağımsız avant-garde sinemacıyı yarattı ve ona dedi, "Kamera burada. Al bunu ve yaradılışın güzelliğinin şarkısını söyle, ve eğlenmeyi unutma. Ama bunu yaparken zorlanacaksın çünkü bu alet ile hiç para kazanamayacaksın."
top