127-Hours-Movie.jpg

Daha önce Slumdog Millionaire ile ödül manyağı olan Danny Boyle'nin son filmi şimdiden yılın en iyi filmleri arasında gösteriliyor ve Oscar'dada iddialı gözüküyor.

Danny Boyle pek fazla senaryo yazmakla uğraşmayı sevmeyen bir yönetmen olaraktan cinliğini konuşturarak yaşanmış veya hoşuna giden hikayeleri hemen sinemaya aktarıveriyor.
127 hours, yaşanmış inanılması zor bir o kadar trajik, bir dağcının hikayesi.

Aron macerayı ve yalnızlığı seven bir adamdır. Nereye gittiğini kimseye söylemeden hareket eder. Annesinin telefonlarına çıkmaz, kendisinin merak edilmesine pek aldırmaz. Bir hafta sonu yine kimselere haber vermeden Utah’taki bir kanyona gitmek üzere yola çıkar. Yolda Magen ve Kristi adlı iki kızla tanışır, onlara gidecekleri yere kadar gönüllü rehberlik eder. Sonra yoluna yine yalnız devam eder. Kanyonun içinden geçerken kolu bir kayanın hareket etmesiyle kanyon ve kaya arasında sıkışır. Bu şekilde tam beş gün geçirir. Bu süre boyunca da kolunu kurtarmak ve hayatta kalmak için elinden gelen her şeyi yapar.

Aron Ralston bu olayları birebir yaşayan şahsın kendisi, bu yaşadığı ilginç deneyimi kitaba bile dökmüş, belgeselde bizzat kendisi yer almış çoğu televizyon programına katılıp kendisi anlatmış. Evet belki Aron kanyon'a çıkmadan önce sıradan bir dağcıydı ama bu yaşadığı sıradışı olay onu şimdiki Aron Ralston yaptı, Bu malum olayın belgeselini veya Aron Ralston'un demeçlerini dinlediyseniz gözlerinize ve kulaklarınıza inanmamışsınızdır ancak gerçek bu, 700 kilo civarı bir kaya parçasının elinizin üstüne oturması ve sıkıştırmasının ne kadar acı verici olduğunu bir kenara bırakın oradan nasıl kurtulacak, kurtulduktan sonra medeniyetten kilometrelerce uzak Utah kanyonlarından nasıl dönecek. Ancak Aron Ralston gördüğü bazı halisülasyonların yardımı ile de elini feda ederek kurtulmayı başarmış ve yaşadıklarını bir bir kitaba dökmüş.

Aron Ralston 2003 yılında Utah'da bir kanyonda tek başına kayaya tırmanırken dengesini kaybetti, yuvarlandı ve yüzlerce kiloluk bir kaya sağ kolunun üzerine düştü. Bu ıssız kanyonda bağırsa da fayda etmeyeceğini biliyordu. Sıkıştığı ve kollarını kullanmadığı için telefonla yardımda çağıramıyordu. Günlerce hareketsiz kaldı ve yaşama o kadar bağlıydı ki oradan kurtulmak için kolunu bile feda edebilirdi. Kendi ağzından anlattıklarına göre önce bileğindeki kemikleri kırdı. Kurtulamayınca sol koltukaltına yerleştetirdiği kör bıçakla omuz hareketleri sayesinde kolunu kesmeye başladı. Ve kolunu tamamen kesip oradan kurtulması 3 gün sürdü.


Bu ilginç hikayeyi stilini tam olarak bilemediğimiz ama ilginç hikayeleri sinemaya iyi uyarlayan yönetmenimiz Danny Boyle sinemaya uyarlamaya karar veriyor, Aron Larston'a giderek kendisinin ricası üzerine Aron'un daha önce sadece bir kısmını basına verdiği kanyondayken çektiği kamera görüntülerini izliyor. Aron'u kim canlandırmalı acaba diye düşünen Danny, film için James Franco ile anlaşıyor, James'in gösterdiğin performans Oscar ve Altın Kürede en iyi erkek oyuncu dalında onu aday yapıyor.



Aron Ralston&James Franco& Danny Boyle

Senaryo yazmak kadar bir kitabı da senaryoya uyarlamak zordur özellikle yaşanmış bir hikaye ise Aron'un o kanyondaki ruh halini yansıtmak Danny Boyle'un ve Franco'nun en zorlu işi olmuştur. Danny filme Aron'un arabada mutlu bir şekilde giderken ekranı üçe bölerek aynı şekilde Utah şehrinden kalabalık ve şık görüntülerde veriyor, verdiği mesajı hepimiz anlıyoruz bir tarafta kendi halinda takılan Aron mutlu görünüyor ama belki mutsuz bir tarafta şehrin kalabalığı, Aron kaçıyor, kimseye haber vermeden Utah'ın kanyonlarına. Aron'un psikolojik ruh halini bir bir yerine getiriyor Danny Boyle, kanyonda yaptıklarından pişman olması, halisülasyonlar görmesi, Ailesini sevdiğini yanındayken değilde orada sıkışıp çaresiz kaldıktan sonra anlaması, yani düşünün bir film çekeceksiniz ve kanyonda sıkışan dağcı hakkında. Her filmin giriş gelişme sonuç kısmı olduğu gerçeği var. Ancak siz ne yapabilirsinizde 80 dakikadan fazlası kanyonda geçmek zorunda olan bir filmi izlenebilir hale getirebilirsiniz. Cevabı 127 Hours'da veriyor zaten Danny Boyle.


Düşük bütçe ve bağımsız sinemacıların heykelini dikebileceği kadar çok sevdiği yönetmen R.Rodriguez'in son filmi, film hakkında çok fazla şey söylemeye gerek yok bu kez
kadrosunu sağlam tutan Rodrugiez Desperado'dan aşina olduğumuz ustura adam ( Danny Trejo )ın hikayesini anlatan son derece dehşet verici bir o kadar sıradışı bir film ee iş
Q.Tarantino ve Rodriguez'e gelirse sıradışı efektler olmazsa olmaz ( Bknz : Bağırsakla pencerede sarkma sahnesi ) Linsday Lohan, Danny Trejo , Robert De Niro , Steven Seagal'ın
yer aldığı film belki Oscar'a falan aday olamaz ama ( Rodriguez'in derdide o değil zaten ) aksiyon,erotizm,şehvet'i nescafe 3'ü 1 arada gibi bizlere sunuyor.

http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRKRkeOoxFdCFoJ3lg9zS5NbYV0mLNMD8x9eNz5zhoJiWf8aZ4gjw&t=1





http://wallpapers.oneindia.in/d/218152-3/kurbaan.jpg


Bolywood sinemasına son zamanlarda olan ilgimi daha da arttıran bir film oldu Kurbaan. İlgimi arttıran diyorum aslında doğrusunu söylemek gerekirse bu filmi izlemeden önce Bolywood
sineması hakkında pek bir bilgim yoktu, nitekim bu film ile tanışmamı sağlayan şu Facebook'ta paylaşım rekorları kıran meşhur video oldu. Video'da Hint'li bir gencin Amerikan üniversitesinde
Amerikalı bir kıza teröristin kimler olduğu hakkında verdiği dersti. Video'yu izledikten sonra herkes şu fikre düşmüş olabilir ; Evet müslümanlar Avrupa'da ve Amerika'da sürekli terörist damgası yiyorlar ve bundan rahatsızlar aslında Kurbaan filminin konusu bundan ibaret değil video filmi bu şekilde bekleyenleri ters köşeye yatırıyor.

Son zamanlarda orta doğu ülkelerine musallat olan Amerika Birleşik devletleri ordusunun katliam gerçekleştirdiği ülkelerde canları yanan bir grup müslümanın örgütlenmesini, bunun yanı sıra örgüte üye olan Bay Khan'ın kendi akıllarınca intikam ateşi içinde tutuşan müslüman kardeşleriyle yaptıkları eylemler ile Khan'ın aşk hikayesi ile doğru orantılı gidiyor. Son derece sürükleyici, çoğu kısmı ABD'de çekilen filmin uzun süresine rağmen sıkılmadan izleyeceğinize eminim. Filmin verdiği mesaj ise çok basit Amerika'ya bir çok gönderme var, Amerika'ya olduğu kadarıyla Müslümanların intikam için akraba ve kardeş demeden birbirlerinden vazgeçebileceklerini, Masum insanlar öldürüldü diye kin kusulan Amerika'ya yaptıkları eylemlerle onlardan farkının kalmamasını gösteriyor.
http://hwcdn.themoviedb.org/posters/03f/4cc783a57b9aa16b9f00003f/winter-s-bone-original.jpg

Winter's Bone ; Bizim Nuri Bilge Ceylan filmleri gibi varoşlarda geçen düz ve dramatik hikayeye sahip, yeri geliyor sıkıyor ancak Jeniffer Lawrence olduğu için köşeye atılamaz. 2010'nun en iyi filmlerinden mi ? Şu ana kadar izlediğim filmlerin arasında en düz senaryoya sahip olanı ancak film doğallığından dolayı kendini diğerlerinden ayırıyor. Film sadece görsel efektlerle zengileştirilmez demek istiyor belkide...

Jennifer Lawrence ; Geleceğin Charlize Theron'u olabilir, bu filmi izledikten sonra geçmiş yıllarda oynadığı bir kaç filmini daha izlemeye karar verdim, tıpkı filmde senaryo gereği olduğu gibi o yaşta filmdede büyük bir sorumluluk alarak hakkını verebilmiş yaşına rağmen.

Bal'ın Oscar yolculuğu sona erdi!


Oscar'da Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday olacak filmler için 9 filmlik ilk liste açıklandı. 25 Ocak günü, bütün adaylarla birlikte 5 filmlik asıl liste, bir başka deyişle final gecesi heyecan yaşayacak olanların listesi de açıklanacak. Ne yazık ki, Semih Kaplanoğlu imzalı “Bal” ilk listeye giremedi. (Bu güne kadar bu listeye sadece Nuri Bilge Ceylan imzalı “Üç Maymun” ile girmiştik.) Yabancı basından takip edebildiğim kadarıyla ilk 5’e girebilecek filmlere öncelik verdiğim, 9 filmlik liste şöyle:

1. Kanada - Incendies (Denis Villeneuve )
2. Cezayir - Hors La Loi (Rachid Bouchareb )
3. Danimarka - In A Better World (Susanne Bier )
4. Meksika - Biutiful (Alejandro Gonzalez Inarritu )
5. Yunanistan - Dogtooht ( Yorgos Lanthimos )
6. Güney Afrika - Life Above All (Oliver Schmitz )
7. İspanya - Tambien la Lluvia (Iciar Bollain )
8. İsveç - Simple Simon (Andreas Ohman )
9. Japonya - Confessions (Tetsuya Nakashima )

Yekta Kopan
http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc4/hs1375.snc4/164705_498383452887_665742887_5991756_6352022_n.jpg

Our Story

"Humans absolutely feel the loneniless, but no matter how they stand against it, their soul are not happy because of that. Have you ever been in Alone City ? Some has been there one time, Some move in there, Some give a struggle to come back."

The short film is about a guy who suffers too much because of the incidents of his recent past. He sometimes thinks he is the only one in the city. He seperated from his girlfriend and he hasn't understood the reason so far, he keeps seeing unreal or real flashbacks about his past, he tries to figure it out what he did in the past, how he get this confusing situtation, he wants help from his best friends but the real thing is this situation turns a threat for his friends. But he knows he is not crazy according to him, he knows his soul is not happy because of what happened in past.


I would like to first thank you for taking the time to read this page.

As the owner of Pirana Film which independently working in Turkey, I am really honored and glad for trying to make quality and remarkable low budget short films. Directing, Writing, Shoting , these things is very hard and it needs patience for filmmakers if the filmmakers really want to make remarkable films. So in the end, when your film is ready to be released, you would be excited because it's ready for its audience, when your film reaches standart audience number you would be very happy, if it is not , this is highly dissapointment, so all i want is, as a result of this endeavor , we anticipate deserving supports for our short film. With your support, we can continue our way to make better films.


We are Looking for friends who can share our film every possible film site, advertise our projects to the every point of world. This is what we need, thanks for everything.




2011 Altın Küre (Golden Globe) ödülleri


2010 Altın Küre (Golden Globes) ödülleri

2011 yılı Golden Globe (Altın Küre) film ödülleri sahiplerini buldu. Oscar'ların habercisi olarak sayılan ve sinema dünyasının en büyük ödülü Oscar'ları kazanacaklara ilk işareti sağlayan 2011 Altın Küre film ve televizyon ödülleri Los Angeles'da dağıtıldı. 2011 Altın Küre ödüllerini kazananların isimleri aşağıda.

Başta Holywood olmak üzere sinema dünyasının uluslararası starlarını bir araya getiren 2011 Altün Küre (Golden Globe) ödüllerinin kırmızı halı girişinde yok yok. Ödül töreni varışlarının en sürpriz ismi, bir süre önce kanser teşhisiyle hastaneye yatan ve durumunun kötü olduğu bildirilen Michael Douglas'ın eşi Catherine Zeta Jones ile birlikte gelmesi oldu. Diğer yandan Cameron Diaz'dan, Jennifer Lopez'e, Nicole Kidman'dan, Johny Depp'e, Angelina Jolie ve Brad Pitt'e kadar herkes oradaydı.

Hollywood Yabancı Basın Derneği tarafından düzenlenen Altın Küre ödülleri ayrıca yılın ilk film ve televizyon ödülleri. Bunun ardından çeşitli ödül törenleri önümüzdeki aylarda bir bir yer alacak. 2011 Golden Globes ödülleri için en fazla dalda aday gösterilen film İngiliz filmi "King's Speech" olurken, Facebook'un kuruluşunu konu alan "Social Network" filmi ile bir boksörün hayatını anlatan "Fighter" filmi altı dalda aday bulunuyor. 2010 Golden Globes (Altın Küre) ödüllerinin sahiplerini hatırlamak için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız.

2011 Altın Küre ödüllerinin kazananlardan bazıları şöyle:

En iyi erkek oyuncu (Drama): Colin Firth (King's Speech)
En iyi kadın oyuncu (Drama): Natalie Portman (Black Swan)
En iyi erkek oyuncu (Komedi veya müzikal): Paul Giamatti (Barney's Version)
En iyi kadın oyuncu (Komedi veya müzikal): Anette Bening (The Kids are All Right)
En iyi film (Komedi veya müzikal): The Kids Are All Right
En iyi film (Drama): Social Network
En iyi yardımcı erkek oyuncu: Christian Bale (Fighter)
En iyi yardımcı kadın oyuncu: Melissa Leo (Fighter)
En iyi yönetmen: David Fincher (Social Network)
En iyi senaryo: Social Network (Sosyal Ağ)
En iyi animasyon filmi: Toy Story 3 (Oyuncak Hikayesi 3)
En iyi film şarkısı: "You Haven't Seen The Last of Me" (Burlesque)
En iyi film müziği: Trent Reznor ve Atticus Ross (Social Network)
Yabancı dilde en iyi film: "In a Better World" (Danimarka)
Bir TV mini dizisi ya da filminde en iyi erkek oyuncu: Al Pacino (You Don't Know Jack)
Bir TV mini dizisi ya da filminde en iyi kadın oyuncu: Claire Danes (Temple Grandin)
Bir TV dizisinde en iyi kadın oyuncu (drama): Katey Sagal (Sons of Anarchy)
Bir TV dizisinde en iyi erkek oyuncu (komedi veya müzikal): Jim Parsons (The Big Bang Theory)
Bir TV dizisinde en iyi kadın oyuncu (komedi veya müzikal): Laura Linney (Big C)
Bir TV dizi, mini dizi ya filminde en iyi yardımcı kadın oyuncu: Jane Lynch (Glee)

2010 Altın Küre (Golden Globes) ödülleri

2011 yılı Golden Globe (Altın Küre) film ödülleri sahiplerini buldu. Oscar'ların habercisi olarak sayılan ve sinema dünyasının en büyük ödülü Oscar'ları kazanacaklara ilk işareti sağlayan 2011 Altın Küre film ve televizyon ödülleri Los Angeles'da dağıtıldı. 2011 Altın Küre ödüllerini kazananların isimleri aşağıda.

Başta Holywood olmak üzere sinema dünyasının uluslararası starlarını bir araya getiren 2011 Altün Küre (Golden Globe) ödüllerinin kırmızı halı girişinde yok yok. Ödül töreni varışlarının en sürpriz ismi, bir süre önce kanser teşhisiyle hastaneye yatan ve durumunun kötü olduğu bildirilen Michael Douglas'ın eşi Catherine Zeta Jones ile birlikte gelmesi oldu. Diğer yandan Cameron Diaz'dan, Jennifer Lopez'e, Nicole Kidman'dan, Johny Depp'e, Angelina Jolie ve Brad Pitt'e kadar herkes oradaydı.

Hollywood Yabancı Basın Derneği tarafından düzenlenen Altın Küre ödülleri ayrıca yılın ilk film ve televizyon ödülleri. Bunun ardından çeşitli ödül törenleri önümüzdeki aylarda bir bir yer alacak. 2011 Golden Globes ödülleri için en fazla dalda aday gösterilen film İngiliz filmi "King's Speech" olurken, Facebook'un kuruluşunu konu alan "Social Network" filmi ile bir boksörün hayatını anlatan "Fighter" filmi altı dalda aday bulunuyor. 2010 Golden Globes (Altın Küre) ödüllerinin sahiplerini hatırlamak için aşağıdaki bağlantıya tıklayınız.

2011 Altın Küre ödüllerinin kazananlardan bazıları şöyle:

En iyi erkek oyuncu (Drama): Colin Firth (King's Speech)
En iyi kadın oyuncu (Drama): Natalie Portman (Black Swan)
En iyi erkek oyuncu (Komedi veya müzikal): Paul Giamatti (Barney's Version)
En iyi kadın oyuncu (Komedi veya müzikal): Anette Bening (The Kids are All Right)
En iyi film (Komedi veya müzikal): The Kids Are All Right
En iyi film (Drama): Social Network
En iyi yardımcı erkek oyuncu: Christian Bale (Fighter)
En iyi yardımcı kadın oyuncu: Melissa Leo (Fighter)
En iyi yönetmen: David Fincher (Social Network)
En iyi senaryo: Social Network (Sosyal Ağ)
En iyi animasyon filmi: Toy Story 3 (Oyuncak Hikayesi 3)
En iyi film şarkısı: "You Haven't Seen The Last of Me" (Burlesque)
En iyi film müziği: Trent Reznor ve Atticus Ross (Social Network)
Yabancı dilde en iyi film: "In a Better World" (Danimarka)
Bir TV mini dizisi ya da filminde en iyi erkek oyuncu: Al Pacino (You Don't Know Jack)
Bir TV mini dizisi ya da filminde en iyi kadın oyuncu: Claire Danes (Temple Grandin)
Bir TV dizisinde en iyi kadın oyuncu (drama): Katey Sagal (Sons of Anarchy)
Bir TV dizisinde en iyi erkek oyuncu (komedi veya müzikal): Jim Parsons (The Big Bang Theory)
Bir TV dizisinde en iyi kadın oyuncu (komedi veya müzikal): Laura Linney (Big C)
Bir TV dizi, mini dizi ya filminde en iyi yardımcı kadın oyuncu: Jane Lynch (Glee)


Kişisel Görüş :

Oscar'ın habercisi olarak bildiğin Altın Küre ödüllerini Amerika ile aramızdaki saat farkı sebebi ile son kısımlarını izleme şansının buldum nitekim ilk en iyi televizyon dizisi olarak Walking Dead aday gösterildimi bile bilmiyorum ancak Boardwalk Empire'da hiç izlemediğim için herhangi bir yorum yapmıyorum. Social Network'un süpriz yaptığı gecede Best Score For Motion Picture'da Hans Zimmer'in kazanmasını bekliyordum Inception'u Inception yapan sadece kurgusu değil müzikleriydide ancak Trent Reznov'da Social Network müzikleri ile yabana atılacak değil, Johnny Depp her zaman olduğu gibi tek dalda 2 adaylığa sahipti her sene alışagelmiş olarak kesin bir heykelcik evine götürecek diyorduk ama ne The Tourist ne de Alice in Wonderland ödül alamadı Johnny'de geceden eli boş dönenlerdi, ne Tourist'i ne Fighter'i izlemediğim için Christian Bale ve Tourist hakkında yorum yapmıyorum ancak gecenin en acı yanı Oscar'dada aynı sürprizden karşılaşmaktan korktuğum olay olan Best Director'un David Fincher'a gitmesi ayrıca Best Motion Picture'in ise Social Network'a verilmesi oldu Inception adeta göz göre göre harcandı, hayır David Fincher'a zamanında The Game, Fight Club ile ödül vermeyen zihniyet, Inception ile uzaktan yakında alakası olmayan hatta kıyaslanamayacak bir film olan Social Network'a tercih etti, bir tarafta muhteşem bir yaratıcılık vardı diğer tarafta herkesin bildiği facebook sitesinin bir filmi Inception'u izleyenler zaten ne demek istediğimi anlayabiliyordur umarım aynı sonuç Oscar'da çıkmaz.


top