Dünya'yı Vuran Melankoli



Poster - Melancholia - Melankoli - Lars von Trier - Analiz - Eleştiri

Lars von Trier 1956 doğumlu Danimarkalı ünlü bir yönetmen ve senarist. Pek çok filmiyle ses getirmeyi başarmış ve aynı zamanda muhalif düşünceli biri. Bir avant-garde sinemacı hiç bir şekilde gişe kaygısı olmayan, kurumsal sinemadan nefret eden... hatta ve hatta zamanında yapımcı belalarında kurtulmak için akım başlatan bir şahıs... ancak başlattığı dogma95 akımı yani sinemada %100 doğalcılık akımı endüstrileşen sinema teklonojisinin gelişmesi ve bu teklonojinin daha ucuza ters oranla daha iyi filmler çıkarabilmesine olanak sağlayınca bu akıma pekte sadık kalamadı.  Son zamanlarda varoluşsal veya ontolojik sıkıntılarını filmleriyle öne çıkaran bir film adamı. Şu sıralar cinsel sapkınlığı konu alan filmi Nymphomaniac'la uğraşmakta olup son filminde Melankoli'yi dünyaya vurdurmuştu peki ya derdi neydi ?




Martin Scorsese'nin yapımcılığında Kürt yönetmen Bahman Ghobadi’nin çekimlerinin bir bölümünü Türkiye’de gerçekleştirdiği, başrollerini Monica Belluci ve Behrouz Vossoughi’nin paylaştığı yapım, çekim sürecinde adından oldukça söz ettirmişti. Türk oyunculardan Beren Saat, Belçim Bilgin, Yılmaz Erdoğan, Caner Cindoruk’un rol aldığı film, İranlı ve Türk oyuncuları bir araya getiriyor.

Caner Cindoruk ise oyuncu Behrouz Vossoughi’nin canlandırdığı karakterini gençliğini oynarken Beren Saat’i ise Bellucci’nin kızı olarak seyredeceğiz.
 

Son dakikada izleme listeme koyduğum Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan'ın yönettiği bu masum film... bir şov değil gerçekçi sinemanın bir parçası. Hani ekonomik anlamda yerel sinemaya katkıda bulunanlardan değil de kültürel olarak yerel sinemaya yeni bir harman getiren stillerden bu da.. İki dil bir bavul gibi. İzlenmesi gerek.

 Basê Elbistan'da yalnız başına yaşar. Hayatındaki tek beklentisi büyük oğlu Hasan'ın evine dönüp herkes gibi bir hayat kurmasıdır. Eve gelen sessiz telefonların Hasan'dan geldiğine inanmaktadır. Aynı günlerde Diyarbakır'da yaşayan küçük oğlu Mehmet baba olacağının haberini alır. Yeni bir eve taşınır. Eşyaların arasında babasına gönderilmek üzere kaydedilmiş annesinin ve kendi çocukluk sesinin olduğu bir kaset bulur. Mehmet babasının kaydettiği kasetleri bulmak ve annesini Diyarbakır'da yaşamaya ikna etmek için Elbistan'a gider. Mehmet annesini Hasan'dan başka bir şey düşünmez halde bulduğunda yavaş yavaş onun dünyasına girmeye başlar. Base'nin yapmayı istediği tamiratları; bahçe işlerini yapar. Bir yandan da babasının gönderdiği kasetleri arar. Ancak Basê, geriye kalan kaset olmadığını söyleyerek Mehmet'i kasetlerin varlığından uzaklaştırmak istese de bunu başaramaz. Mehmet kasetleri ararken ailesiyle ilgili bilmediklerini öğrenmeye başlayacaktır.
top