Zaman Gazetesi Ekrem Dumanlı Yazısı ;
http://www.ajanspress.com.tr/Viewer/press/Displayer.aspx?r=1&t=1&i=1&id=14124808&b=201423&s=978
Un Pueblo Donde Dios No Existe (2015) Trailer from Bahadır Karasu on Vimeo.
Una historia subsistente entre Barcelona y Estambul . Esequiel deja su oscuro pasado atrás. Él decide mudarse Estambul para iniciar un nuevo comienzo. Una vez que se llega a Estambul su pasado nunca dejarlo y él se ha quedado atascado en su mente. Si bien en busca de un nuevo comienzo que sufre dentro de él y luchan por salir de sus pensamientos oscuros. Lea se quede atrás por Esequiel y sufre la unmeaningful abandono , sin causa de Esequiel . Una historia de la gente destrozada que combina dos ciudades nostálgicos de Europa. Con las viejas almas de las ciudades , la gente se reúne en un punto común oscuro " un pueblo donde Dios no existe " , asistimos profundo drama, la ansiedad y la desesperación.
A subsistent story between Barcelona and Istanbul. Esequiel leaves his dark past behind. He decides to move Istanbul to begin a fresh start. Once he arrives to Istanbul his past never leave him and he is stuck in his mind. While seeking for a new fresh start he suffers inside of him and struggle to get out of his dark thoughts. Lea is left behind by Esequiel and suffers the unmeaningful, causeless leaving of Esequiel. A shattered people's story which combines two nostalgic cities of Europe. With the old souls of the cities, people meets in one dark common point " A Village Where God Does Not Exist", we witness deep drama,anxiety and despair.
Trailer Music : Wesley Avery
Directors: Bahadir Karasu, Fabrizio Rossetti
Writers: Bahadir Karasu (screenplay), Fabrizio Rossetti (storyline development)
Starring
Santiago Brusadin
Ariadna Cabrol
Tony Corvillo
Mesut Dalkilic
Merve Ürer
Lulu Hearts
Irmak Ecem Aydemir
girlinasuitcase.net
piranafilm.com
We make films even without having a trip price and producers the godfathers of the cinema who have million dollars .. they keep talking and talking and try to get made movies by the others. Best films are not made by great amount of money.. yes actually they are made but it's not a condition.. spending great amount of money to the movie production means that getting rid out of the problems and obstacles easily that you may encounter during the production if you say that you have the creativity...then it's done !.. and also if you learn the technical stuff .. then no body would stand in front of you. Less money means more creativity. Nobody can ever show creativity in his or her purse .. but money, that's the difference for the independent filmmakers.
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından "Anything that can go wrong will go wrong" "yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider" olarak emrindeki proje yöneticisi George Nichols'un yarattığı bazı durum ve tersliklerden mülhem olarak vazedilmiştir. Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.
· Tabiat ana daima hatanın yanındadır.
· Çözülen her problem yeni problemler yaratır.
· Aptalların dahi yapamayacağı şey yoktur, çünkü onlar da kendi çapında birer dahidir.
· Smith-Wesson kare as'tan daima iyidir.
· Tek boynuzlu gergedanla birde bir oynanmaz.
· Düşürdüğün ekmeğin yağlı yüzünün halıya gelme olasılığı, halının yeniliğiyle doğru orantılıdır.
· Asla Mrs. Murphy ile ilişki kurma.
· Tünelin ucunda görülen ışık üzerinize gelen trenin farı olabilir.
· Otomobil tamir ederken düşürdüğünüz alet, daima aracın en ulaşılmaz yerine kaçar.
· Bozuk bir alet tamire geldiğinde çalışır.
· Kendinden daha çılgın biri ile asla yatma.
· Emin değilsen mırıldan, başın dertte ise birine yık.
· Kendinden emin olmadığın zaman ikna edici konuş.
· Endişelenme, kısırlık kalıtımsal değildir, çocuğuna geçmez.
· Bir şeyin yanlış gitme olasılığı varsa, yanlış gider.
· 1500 liralık ampul daha önce patlayarak 10 liralık sigortayı kurtarır.
· Kestirme, iki nokta arasındaki en uzun yoldur.
· Her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa, senin dünyadan haberin yok.
· Dostlar gelip gider, düşmanlar birikir.
· Murphy'nin altın kaidesi : Altını olan kuralı belirler.
· Hayattaki en güzel şeyler : Ya kanun dışı, ya ahlak dışı ya da şişmanlatıcıdır.
· Kaz ise kazıkla.
· Enayilerin parasını yanına bırakmak ahlaka aykırıdır.
· Elindeki kuşa, başının üzerindekinden daha çok güven.
· Güzellik derinin altına kadar işler, çirkinlik ise kemiğe dayanır.
· Hiyerarşide kişiler yeteneksizlikleri ölçüsünde yükselir ve orada kalırlar.
· Daima yarışta hızlı ve savaşta kuvvetli olan kazanmaz, ama sen yine onların tarafını tut.
· Bir işi tam yapmak için vakit bulunmaz, ama düzeltmek için daima zaman bırakırlar.
· Çok üstüne düşme, bozarsın.
· Pipo akıllıya düşünme şansı verir, aptala eğlencelik olur.
· Öyle bir sistem getir ki, bir budala bile kullansın. O zaman da onu sadece bir budala kullanır.
· Herkesin zengin olmak için yürümeyen bir planı vardır.
· Hiçbir iyilik cezasız kalmaz.
· Borç alabilmek için önce ona ihtiyacının olmadığını kanıtlaman gerekir.
· Tamire kalktın mı bil ki, daha çok zaman ve daha pahalıya çıkar.
· Her şeyin %90'ı posadır.
· Üniversite hocaları başkalarının sorunlarına en liberal, üniversitenin sorunlarına ise en muhazafakar çözümleri getiren kişilerdir.
· Yasama organı çalışma halindeyken, insanların hayatı gibi, mülkiyet hakkı ve özgürlükler de tehlike altındadır.
· İnsanlar gerçekleri arar, fakat hep kendi görüşleri doğrultusunda ilerler.
· Atı suya götürmek iş değildir. Marifet atı suda sırtüstü yüzmeye razı etmektir.
· Aynı taksiyi birden fazla gazete muhabiri paylaştığı zaman, taksi ücretini önde oturan öder.
· Aynı taksiyi kaç muhabir paylaşırsa paylaşsın ve taksi ücretini kim öderse ödesin, bütün muhabirler taksi ücretini masraf listelerine yazarlar.
· Bir siyasi partinin kuruluşu, bir siyasi hareketin sona ermesi demektir.
· Yeni kanunlar, yeni kanun boşlukları doğurur.
· İnsanlar diledikleri gibi davranabilecekleri özgür bir ortama kavuşunca, birbirlerini taklit ederler.
· Popüler olan kişi, sevilmemeye mahkumdur.
· Çok denenmiş yollar, hiçbir yere çıkmaz.
· Direnen, yücelir.
· Aşırılar buluşur.
· Yeni kravat, çorba çeker.
· Dükkanda ayağa uyan ayakkabı, en çirkin olan ayakkabıdır.
· Vitrinde gördüğün hiçbir mal, sizin alabileceğiniz kadar ucuz değildir.
· Seyahate çıkarken, ihtiyacınız olan elbiselerin yarısını ve ihtiyacınız olan paranın iki mislini yanınıza alınız.
· Radyoyu ne zaman açarsanız açın, en sevdiğiniz şarkının son melodilerini duyarsınız.
· Tereyağının sertliği ile üzerine sürülecek ekmeğin yumuşaklığı doğru orantılıdır.
· Vücut banyoya girmeden, telefon çalmaz.
· Yanlış numara hiç meşgul çalmaz.
· Yeni alet almadan, kaybettiğiniz eski aleti bulmanız mümkün değildir.
· Dakikanın uzunluğu, umumi hela kapısının hangi tarafında olduğunuza bağlıdır.
· Eğer bilgisayarınızda bitirilmesi ölüm kalım meselesi olan bir iş varsa yemeğe çıkmanın tam vaktidir, çünkü elektrik kesilecektir.
· İşler yolunda gitmediği zaman gülümseyen bir kullanıcı, üzerine suç atacağı bir programcı olduğunu biliyordur.
· Kendinizi iyi hissediyorsanız kaygılanmayın, geçer.
· Birine bir iyilik yaparsanız, o iyilik göreviniz haline gelir.
· Konuşmanızda bir yanlış yapana kadar kimse dinlemiyordur.
· Birine bir makinenin çalışmadığını kanıtlamaya kalkarsanız, makine çalışır.
· İki monolog bir diyalog oluşturmaz.
· Başarı daima yalnızken, başarısızlık ise herkesin içinde vuku bulur.
· Ne hakkında konuştuğunuzu bilmiyorsanız, her şey mümkündür.
· Olumsuz beklentiler olumsuz sonuçlara götürür. Olumlu beklentiler de olumsuz sonuçlara götürür.
· Uzman, bulunduğunuz yere dışarıdan gelen herhangi bir kişidir.
· Gizli evraklar fotokopi makinasında unutulur.
· Bir berbere asla saç kesimine ihtiyacınız olup olmadığını, bir satıcıya fiyatlarının iyi olup olmadığını sormayın.
· Başa çıkamayacağınız bir hata durumunu asla test etmeyin. Düzeltemeyeceğiniz yanlışı aramayın.
· Bir deney sonuç veriyorsa bir yanlışlık olmuştur.
· Bir proje üzerinde çalışırken işi bittiğine inandığınız bir aleti yerine kaldırırsanız ona derhal ihtiyacınız olacaktır.
· Her yol başarısızlıkla sonuçlandığında talimatları okuyun.
· Araba kullanmayı öğrenene kadar gerçekten küfretmeyi öğrenemezsiniz.
· Beklenmedik bir anda ele geçen boş vakit, mutlaka boşa harcanır.
· Ne anlama geldiği belli olmayan her şeyi 'miscellaneous' klasörü altında toplayın.
· Bir toplantının bitiş saatini ve bir kokteylin başlama saatini ASLA GEÇİKTİRMEYİN.
· Hata yapmak kula mahsustur, bağışlamak Allah'a mahsustur yönetim kuruluna değil.
· Bir şeyi ilk seferde doğru yapmaya asla zaman yetmez. Ama baştan yapmak için hep yeterince zaman vardır.
· İşinizde iyiyseniz bütün işler başınıza kalır. İşinizde çok iyiyseniz nasılsa altından kalkarsınız.
· İşyerinde bir insanın otoritesi, gömlek cebinde taşıdığı kalem sayısıyla ters orantılıdır.
· İşi nasıl halledeceğinizi bilemiyorsanız, hızlı hızlı yürüyün ve endişeli görünün.
· Cuma günleri bir şirkette hasta adam bulamazsınız.
· Şirkette birinin ünvanı ne kadar uzunsa yaptığı iş o kadar önemsizdir.
· Şirkette bozulan bir makine, tamirci kapıdan içeri girdiği sırada aniden çalışıverir.
· İş bir kere çorba olmuşsa, düzeltmek için yapacağınız her şey durumu daha da berbat eder.
· Başarı sadece şans meselesidir. İnanmazsanız çuvallamış birilerine sorun.
"Ters gidebilecek bir şey mutlaka ters gidecektir. Hatta bu tersliğin en az mümkün göründüğü anda bile". Mühendisler bu sözü çok severler ve Murphy yasası olarak isimlendirirler. Oysa askerlerin "Murphy bir iyimserdir" diyen O'neil yasasını benimsemek için geçerli sebepleri vardır. Savaşma, doğası gereği karmaşık ve sonu belirsiz bir görevdir. Savaş ve bitip tükenmeyen savaş öncesi hazırlıklar önceden kestirilemeyen bir çok sorunla doludur. Bu sorunlar, mücadelenin başlangıç safhasında, yani kullanılan silahlar, taktikler, doktrinler ve orduların kalitesi arasındaki farklar ortaya çıktığında daha belirgin hale gelirler. Savaş her iki taraftan da insan öğütmeye başlayınca herşey daha iyi anlaşılır. Artık daha hassas planlar yapılabilir. Bütün bunlar olup bitmeden önce, önemli faktörler bir türlü doğru olarak tespit edilemez.
Murphy yasasının en çok kurbanı olan piyadeler, ortak gözlemlerini "Murphy savaş yasaları" olarak bir liste haline getirmişlerdir. Farklı piyade birliklerinde, ayrıca yabancı birkaç orduda da bu listeyi değişik şekillerde gördüm. Kötü haber tez ulaşırmış. Aşağıdaki liste bunların bir derlemesidir. Listedekiler, kara muharebesinin ilginç taraflarını sergilemektedir.
· Siz süpermen değilsiniz.
· Geritepmesiz tüfekler geri teperler.
· Baskı ateşi baskı altına almaz.
· Aptalca görünen bir şey işe yarıyorsa o şey aptalca değildir
· Göze çarpan (belirgin) bir görünümde olma, hasmının ateşine maruz kalırsın.
· Gereksiz yere silahını çekip ateş etme, çevrendekileri sinirlendirirsin.
· Şayet emin değilsen silahını dolu kabul et, muhtemel her hedefi ateş altına al.
· Avcı boy çukurunu asla senden daha cesur biri ile paylaşma
· Asla unutma ki silahın en düşük fiyat veren firma tarafından yapılmıştır.
· Eğer hücumun iyi gidiyorsa, pusuya düşmüşsündür.
· Nereye döşediğini hatırlamıyorsan, mayının seni hedef alıyor demektir.
· Bütün beş saniyelik el bombası fünyeleri üç saniyeliktir.
· Önemsiz görünmeye çalış. Düşmanın cephanesi azalmış olabilir. (hedef olarak seni seçmesin)
· Mevziden daha ileride isen, dost topçunun daha yakına ateş edeceğini unutma.
· Önemsemediğin düşman şaşırtma harekatı esas taarruzdur.
· Kolay yol her zaman mayınlanmıştır.
· Önemli olan şeyler daima basittir.
· Basit olan şeyler her zaman zordur.
· Bir bölgeyi güvenlik altına aldıysan, bunu düşmana söylemeyi unutma.
· Üstüne gelen ateşin geçiş önceliği vardır.
· Muharebeye hazır hiçbir birliğin denetlemeden geçtiği görülmemiştir.
· Denetlemeye hazır hiçbir birliğin muharebeden başarı ile çıktığı görülmemiştir.
· Takım çalışması esastır. Bu, düşmanın üzerine ateş edeceği diğer kimselerin (hedeflerin) varlığını sağlar.
· Eğer düşman menzil içinde ise sende öylesindir.
· Dost ateşi, dostun ateşi değildir. (seni de vurabilir)
· Yapabildiğin her şey vurulmana yol açabilir. Hiçbir şey yapmaman dahil.
· Düşmanın içeriye giremeyeceği kadar mevziini mukavim (güçlü) yaparsan, sende içinden çıkamayabilirsin.
· İzli mermilerin izi iki yönlüdür, senin de yerini belli ederler.
· Üstüne gelen düşman ateşinden daha isabetli olan tek şey, üstüne doğru gelen dost ateşidir.
· Bir şeye aşırı ve çaresiz bir şekilde ihtiyacın olduğu anda, telsizler çalışmayacaktır.
· İki taraf da kaybetmeye başladığına inandığı anda, ikisi de haklıdır.
· Profesyonellerin ne yapacağını kestirebilirsiniz, ama dünya amatörlerle doludur.
· Her hava koşulunun yakın desteği kötü havada işlemez.
· Bir elbombasının tesirli yarıçapı, her zaman senin sıçrayabileceğin mesafeden bir ayak boyu daha fazladır.
· Gerçekten kontrol altında tutulan tek arazi, üzerinde ayakta durduğun toprak parçasıdır.
· Süngü kanunu der ki, mermisi olan kazanır.
· Arka kademedekiler yani muharip olmayan birlikler her yerdedirler.
· En yeni tank tahrip silahı bir diğer tanktır. Bu nedenle tanklar hep birbirleri ile savaşır ve piyadeye yardım edecek vakit bulamazlar. Asıl amaçları bu olduğu halde.
· Hassas bombardıman normalde artı/eksi bir mil içinde isabetli olur.
· B52 ve C130 uçakları ile yapılan misket bombardımanı çok isabetlidir. Bombalar her zaman yeri bulur.
· Murphy bir 11b idi. (11b Amerikan Kara Kuvvetleri'nde piyade avcı eri için kullanılan kod no'sudur.)
· Kusursuz planlar kusursuz değildir.
· Kolay yol genellikle ölümünüze yol açar.
· Üniforması daha gösterişli olan taraf kaybeder.
· Zırhlı araçlar mermileri üzerine toplayan mıknatıslar ve dikkat çeken hareket halindeki avcı boy çukurlarıdır.
· Eğer düşman dışında her şey azalıyorsa, savaştasınız demektir.
· Muharebenin ilk bir kaç saniyesi içinde hiç bir planın geçerliliği kalmaz.
· Cephane pahalı, hayatınsa ucuzdur.
· Muharebede malzeme harcamak mezar kayıt formu doldurmaktan daha kolaydır.
· Eğer düşmanı göremiyorsan, o seni hala görüyor olabilir.
· Son koruma ateşi, koruma sağlamaz.
· Savaşmadan kazanabilirsin, fakat bu çok daha zor olur. Üstelik düşman işbirliği yapmayabilir.
· Evliliğe başlamak, bitirmekten daha kolaydır. Ve suçlu daima eşinizdir.
· Eğer size evlilikten söz eden yalnızca anne ve babanızsa durum sizin için son derece mutsuzdur.
· Sakın para için evlenmeyin. Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz.
· Eğer evlilik eğlenceli bir şey olsaydı, nikahı belediye memuru kıymazdı.
· Evli bir çiftin aynı konuda "evet" dediği son yer nikah masasıdır.
· Evlilik güzel bir ilişkiyi bitirmenin en kısa yoludur.
· "Aşk ve Evlilik, tıpkı at ve araba gibi birlikte yürür." En son ne zaman at arabası gördünüz?
· Aşkın gözü kör olabilir ama evlilik insanın gözünü açıverir.
· Eşlerden ilk uyuyan her zaman en yüksek sesle horlayandır. Suçlu her zaman eşinizdir.
· Eğer erkekler kur yaptıkları dönemdeki davranışlarını evlilikte de sürdürürlerse boşanmalar azalır, iflaslar artar.
· Ne zaman ve nerede evlendiğinizi anımsarsınız ama niçin evlendiğinizi anımsayamazsınız.
· Erkek, eğer karısında artık bir hata bulmuyorsa, boşanmış demektir.
· Her başarılı erkeğin arkasında edepsiz bir kaynana vardır. Her başarılı kadının arkasında aşağılık kompleksiyle kıvranan bir erkek vardır.
· Televizyonda 27863 bölümlük Brezilya dizilerini izledikçe "evliliğinizin iyi gittiği" inancınız artar.
· İyi bir kavga en başarılı doğum kontrol yöntemidir. Anlık barışlarda bunun tersi olur.
· Eğer birisi eşinizi elinizden alırsa, ona yapacağınız en büyük kötülük, birlikte yaşamalarına izin vermenizdir.
· Masallarda çiftler aşık olurlar, evlenirler ve yaşamlarının sonuna kadar mutlu yaşarlar. Bunlara masal denmesinin nedeni de budur zaten
Antichrist ( Deccal ) Lars Von Trier'in uzun zaman önce bir korku projesi olarak duyurduğu film büyük beklentilere sahipti. Filmi dün izleme şansı buldum, izlediğim en sıra dışı, en garip, yönetmenin dini motifleri şahsi düşüncesine göre işlediği bir filmdi. Lars Von'un hakikaten Deccal kelimesinin anlamını ve bu şahsın ...kim olduğunu gerçekten biliyormu merakına düştüm yoksa Hristiyan aleminde böylemi biliniyor.
Öncelikle film kesinlikle aile ortamında izlenmez ki Türkiye'de sinemada gösterime gireceğini sanmıyorum tamamen tek kişi izlemeniz gerekli. Baştan sona kadar cinsel uzuvların açıkta olduğu bir film neredeyse, Lars Von Trier son zamanlardaki depresayondayım söylemlerinde gerçekten haklı çıkmış, depresyondaki yönetmen ancak bu kadar sıradışı ve cesaretli film yapabilirdi. Film aslında ne şeytan , ne korku filmi aslında Yönetmenin egosunu tatmin etmesi için bir manifesto filmi , çoğu eleştirmen filmin görüntü yönetmenliğini beğensede ben beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Willem Defoe'den ayrıca söz etmek gerekir bu filmde.
Ben kişisel olarak filmde kullanılan görüntü dilinin rahatsız edici, şok edici, pornografik, sadist veya tu kaka olduğunu kabul etmiyorum, tam aksine her filmde görmeye alışkın olmadığımız objelerin kullanımı filmde sembolize edilen "doğa" kavramının olmazsa olmazıdır ve bana göre bu görüntü dili kendi içinde gayet tutarlıdır. filmin açılış sahnesinde dini oratoryalarıyla ünlü Hendel'in "lascia ch'io pianga" aryasının kullanılmasını ironi olarak değerlendirmek büyük saflık olur, Trier daha ilk sahnede bir türlü kafasının içinde çözümleyemediği tanrı kompleksini gözümüze sokma derdindedir zira..Ana konusunun yanında yönetmen, kadınlara ve hristiyanlığa göndermeler yapıyor bundan dolayı filmi anlamayabilme ihtimaliniz yüksek izleyen filmi yarıda kapatacaktır emin olun. Filmden hala birşeyler anlayabilmiş değilim anlamaya çalışıyorum , işte filmide güzel yapan bu oluyor.
Yönetmenin dogma 95 kurallarından bahsetmek istiyorum1) Çekimler stüdyoda yapılmamalıdır. Dekor ve set kullanılmamalıdır.
2) Ses, kesinlikle görüntülerden ayrı olarak üretilmemeli ya da tersi olmamalıdır.
3) Kamera el kamerası olmalıdır.
4) Film renkli olmalıdır. Özel ışıklandırma kullanılamaz.
5) Optik numaralar ve filtreler yasaktır.
6) Film yüzeysel aksiyon sahneleri içermemelidir.
7) Zamansal ve coğrafi yabancılaştırmalar yasaktır.
8) Tür filmleri kabul edilemez.
9) Film formatı 35mm olmalıdır.
10) Yönetmenin adı jenerikte belirtilmemelidir.
Filmde dogma 95 kurallarının tümü uygulanmakta.film çok özel bir yapıt sinema dünyası adına .tabii ki çok sevilmeyecek çünkü tam anlamıyla sanata soyunulmuş. Anlatım kapalı ama mesaj açık, eğer sinema bir sanat eseri ise ki öyledir bu film tamamiyle sanata hizmet veren bir üründür, sembolleri, çekim tarzı, oyunculuklar , Lars Von Trier bir sanatçı ve Antichrist son zamanlarda size izlediğiniz filmlerin yanında bambaşka bir etki bırakan sanat eseri ya iğrenmiş ve bu nedir ya bu mudur yani diyerek filmi ortasında bırakmak yada meraklı bakışlar içerisinde Antichrist'in sanatsal kurgusu içerisinde yönetmenin depresif ruh halininde etkisiyle filmin acımasız yüzüyle karşılaşmak size kalmış.
Yönetmenin dogma kuralları hiç bir şekilde izleyiciyi ilgilendirmez her nasılsa herkesin bir konuda taviz vermeyeceği bir prensibi varsa Von Trier kurallarından taviz vermeyerek belkide modern Adem ve Havva teması işliyor, evet evet Adem ile Havva.
Yönetmen Emir (Nemenja) Kusturica'nın, Antalya Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Antalya Kültür Sanat Vakfınca 9-14 Ekimde organize edilecek 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne davet edilmesine, Bosna-Hersek'te soykırımın yapıldığı Srebrenitsa'daki kadın dernekleri ile ülkedeki sinemacı ve yönetmenler tepki gösterdi.
Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında 300 bine yakın insanın katledildiği, sistematik tecavüzlerin, soykırımların yapıldığı, tarihi eserlerin, kütüphanelerin, köprülerin, camilerin yıkılıp yakıldığı bir dönemde Kusturica'nın Çetnikleri destekleyen açıklamaları, aradan geçen yıllara rağmen Bosna-Hersek'te unutulmadı.
Savaş döneminde sistematik tecavüze uğrayan kadınlara yönelik, "Meseleyi lüzumundan fazla abartıyorsunuz", "500 yıl önce zaten hepimiz Sırptık, yeniden Sırp ve Hıristiyan olalım, mesele bitsin" şeklindeki açıklamaları Bosna-Hersek'teki basın tarafından savaş yıllarında sıkça eleştirilen Kusturica, Mayıs 2005'te Belgrad'da vaftiz edilerek Ortodoks oldu ve "Nemenja" adını aldı.
Belgrad'da yaşayan, "sanatçı ve sinemacı" kişiliğinden ziyade "siyasi" söylemleriyle ülkesinde bilinen Kusturica'nın Altın Portakal Film Festivaline davet edilmesine, Bosna-Hersek'teki çeşitli sivil toplum örgütleri, sinemacı ve yönetmenler tepki gösterdi.
Bu hafta yapılacak olan 47. Altın portakal film festivaline jüri olarak davet edilen ünlü sırp yönetmen Kusturica, şimdiden festivalde istenmeyen adam ilan edilmiş.
Haberi duyduktan sonra zaten takip etmediğim yerli festivaller gözümde daha çok batmış ve eminim bir çok sinema severin gözünde de batmak üzeredir. 47. si yapılan Türkiye'nin en çok ses getiren festivalinde politik olayların şahıslara
yüklenmesi ve ayrıca bunuda ünlü bir yönetmen olması daha rezalet bir konudur. Sinema sektöründe can çekişen ülkemizde bu tip organizasyonları daha çok yapmak gerekirken biz nasıl batırabiliriz çabası içersinde ilerliyoruz. Kusturica'nın geçmişte yaptığı Bosna katliamına dair sözlerinin geçmişte kaldığını herkes biliyor kalmasa bile Türkiye'deki festivale yönetmen kimliği ile davet edilen bu adamı neden aşağılayarak red ediyorsunuz. Festival'de filmleri gösterilecek bir çok yönetmende bu durumu protesto ederek organizasyona katılmayacağını bildirmiş , şimdi soruyorum siz kimsinizde Emir Kusturica'ya meydan okuyorsunuz. Semih Kaplanoğlu kendini dünya çapında yönetmen mi sanıyor ve organizasyona katılmayacağını söyleyerek naz yapıyor. Politik işleri işin içine sokarak daha çok sıkıntılı hale getiriliyor.
Şimdi siz söyleyin belkide Türkiye'de bir kaç iyi iş yapan adamlardan biri olarak Semih Kaplanoğlu'na fırsat olarak ayağına kadar Emir Kusturica gibi bir adam getiriliyor ve o kendisi politik sebeplerden dolay katılmayacağını söylüyor. Emir kim ve sen kimsin ? Siz kimsiniz ??? Bir kişiyi yargılamak için ilk önce o kişiden üstün olmanız gerekiyor. Politik olarak yanlış adımlar izlemiş olsada o kişi bir sinema dahisi saygı duymak zorundasınız. Semih Kaplanoğlu ve diğerleri çok iyi yolda devam ediyorlar.
Türk sinemasının içine ediyorlar helal olsun sizlere ve Türk Sineması'na çok prestijliyiz çünkü Emir Kusturica gibi birini red ettik o da çok istiyordu ya gelmeyi.
Bosna-Hersek'te çok sayıda filme imza atan, reklam filmleriyle de bilinen yönetmen Pyer Jalitsa, çok başarılı bulduğu Antalya Film Festivaline Kusturica yerine, bu bölgeden başka bir yönetmenin de seçilebileceğini belirtti.
"Ben bir festival organize etsem Kusturica'yı jüriye davet etmezdim, ama istediğini yapma özgürlüğüne sahip başka bir festivalin işlerine karışamam" diyen Jalitsa şöyle konuştu:
"Kanuni açıdan Kusturica'nın o festivalde olmaması için hiçbir neden yok, ama Türkiye'de ve bu bölgede yaşayan Boşnakların buna gösterdiği tepkiyi çok iyi anlıyorum. Tepkiler çok mantıklı. Onları hiçe saymamak gerekiyor. Eğer festivalinize tanınmış kişileri davet ediyorsanız diğer insanların da onlara tepki gösterebileceğine kendinizi hazırlamanız gerekiyor. Kusturica'nın çok iyi bir film yönetmeni olduğu büyük bir gerçek, ama tabii ki çok tartışma yaratan, siyasi anlamda yaptığı açıklamalara insanların tepki gösterebilmeleri de başka bir gerçek. Kusturica, sanatçı kişiliğinden ziyade, siyasi kimliğiyle ön planda bulunan biridir."
Bosna-Hersekli tiyatro ve sinema oyuncusu Ermin Siyamiya da Kusturica'nın 47. Uluslararası Antalya Film Festivaline davet edilmesine anlam veremediğini söyledi.
"Festivali düzenleyenlerin kararlarına karışamam, ama Türk halkı, Türkiye'de ve burada yaşayan Boşnaklar haklı olarak itiraz ediyor" diyen Siyamiya, Kusturica'nın yaptıklarının, söylediklerinin hafife alınmaması gerektiğini vurguladı.
Emir Siyamiya, şu görüşleri dile getirdi:
"Bir sanatçı için, 'İyi bir yönetmen, ressam, şarkıcıdır, ama iyi bir insan olamayabilir' deyip de bu iki şeyi birbirinden ayırmamalıyız. Ben bunu ayıramam. Bana göre Kusturica çok kötü bir insandır. Ülkesi, doğduğu ve ona her şeyi veren şehri için çok kötü şeyler yaptı. Kendi halkına karşı kötü davrandı, düşmanın, katliamı yapanların yanında durdu. Benim için o bitmiş bir hikayedir, hem insan hem de sanatçı olarak ölmüştür. Birinin sanatını ve insanlığını birbirinden ayırmak düşünülemez."
İlk uzun metrajlı filmiyle 2008 yılında Cannes Film Festivalinde ödül alan "Kar" filmi Amerikalı sinemacı Angelina Jolie'ye ilham kaynağı olan kadın yönetmen Aida Begiç de Kusturica'nın yerine siyasi kimliği ön planda olmayan birinin davet edilmesinin daha "şık" olacağını belirtti.
Copyright © 2009 Bahadır Karasu
Design by Design Disease for Smashing Magazine | Blogger Templates by Blog and Web