Utanç





Steeve McQueen son zamanlarda en çok dikkat ettiğim yönetmenlerden biri oldu. Hunger ile yakaladığı kendine has stili… ve oyuncu Fassbender’i kendi duygu ve düşüncelerinde imgelediği karakter biçimiyle yoğurup tekrar açması bize McQueen filmi dedirtecek bir form çıkardı ortaya. Zira son filmi Shame ile artık iyiden iyiye beni sarsmaya başladı… sadece beni değil benim gibi düşünenleride eminim ki sarsmıştır. Hunger’la başlayan ve Shame ile daha çok acımasızca ilerleyen bu manifesto vari filmler bir cesaretin işi değil.. zaten olması gereken şeyleri tekrar sinemaya kazandırmanın işidir.


Steeve Mcqueen hikayesini anlatmak adına toplumsal tabuları yıkmış ve yinede filmin adıyla ironi oluşturacak biçimde topluma “utanç” filmi sürmüştür. Öyle midir? Eğer bu utançsızlıksızsa hepimiz utanmazız diyebiliriz. Zira Shame’de izlediklerimiz geçmişi karanlıklarla dolu olan tek bir Brandon’un hikayesi değil… Brandon’un içinde bulunduğu konumun ve hislerin en azından her erkekte bulunması. Vicdanına ve kişisel dürtülerine hakim olmak bizleri toplumda “utanç” kavramının içine girmekten kurtarır. Filmde gördüğümüz seks düşkünü nerdeyse günün her saati seks düşünen Brandon geçmişinde kız kardeşiyle yaşadığı şeyler olan Brandon… ya da iş yerindeki bilgisayarları pornolarla dolduran Brandon’a mı ” Utanç” kelimesini takıyor sizce McQueen ? Elbette ki hayır… yeryüzünde maskelerimizle her zaman utançlarımızın arkasına saklanan bizlere… toplumdan uzaklaşınca tekrar içimizdeki canavarı çıkaran bizlere… ne zaman topluma, kalabalığa çıksak maskelerimizi takan bizlere… Ve toplumun getirdiği “Utanç” kavramından kaçmaya çalışan bizlere.




Kandırmamak gerek kendimizi… Sanki hiç bir er kişi Brandon kadar porno izlemiyorda ona utanmaz diyebiliyor ?!… Acımasız bir manifesto filmi ” Shame ” McQueen insanları tokatlıyor… utanmaz oldukları için değil… kaçtıkları için.. yoksa bizler neye göre ve kimlere göre Utanmazız ? Kendi kurallarını yazarak bir şeyleri ifşa etmeye çalışıyor McQueen, ileride daha acımasız olacak eminim. Eğer sizde bu filme utanç kaynağı diyorsanız lütfen bir daha Sinema’nın S’sini ağzınıza almayın. Ve o metroda Brandon’un karşısında oturan yüzüklü kadın… yüzüğü birlikteliğini gösteriyor.. ancak buna rağmen Brandon’a kur yapmaktan alıkoyamıyor kendini… Erkek ve Kadın farketmiyor… biz insanlar tehlikeli duygulara ortağız..içimizdeki canavarlar aslen şiddet zoruyla muhafaza ediliyor. İçimizdeki kimlik savaşı bizleri alışılmadık psikolojik kaos’un içine sokuyor. Peki sonra neler oluyor ? Brandon mu ? İlk olarak metroda kur yapan kızı kaçırdıktan sonra… tekrar karşılaşıyorlar… tekrar yüzüğü görüyor Brandon… filmin başındaki onu kovalayıp yakalasa gerisini tahmin edemezsiniz bakışı bu kez kararsızlık bakışlarına bırakıyor kendini… psikolojik kaos sürecinde yaşanan deneyimler Brandon’un daha çok yüzeysel insani yönünü mü ağır bastırıyor dersiniz ? Kızı tekrar takip edecek miyiz bilemiyoruz… McQueen diyor ki orasını siz tahmin edin benden bu kadar !…. Brandon toplumdan çok öteye giderek Utanç havuzuna bir dalıyor çıkıyor… Brandon’un geçmişi öyle bir karanlık ki aydınlatamıyoruz bile… hayır hayır aslında Brandon herşeyin farkında … utanmaz mı ahlaksız mı… en azından farkında… Fassbender öyle oyunculuk çıkarıyor ki Fassbender’in gözlerinde Brandon’un karanlık geçmişinden kalan karanlık tüneli görebiliyoruz. Sonunda ne oluyor McQueen’a şahsen sormadan bilemeyiz ama… sizlere söyleyim… hani demiştim ya bu film sadece Brandon’un hikayesini anlatmıyor.. Steve McQueen bizlere bir şekilde sorgu yapıyor ve utançlığı sorguluyor… bir filmde orda bitirilir mi demeyin… orda demek istiyor ki … kahraman sizdiniz… şimdi de karar sizin ne yapardınız ?

Son olarak orjinal müzikten bahsetmeden geçmeyim aşağıda dinleyebileceğiniz müzik çok rahat bizleri Brandon’un utanç dünyasına sokmayı başarıyor bile… hepimiz birer kez utanç havuzuna dalıp çıkıyoruz… ne kadar birşeylerin farkına vardık bilemeden.


0 yorum:

top